Samsun Coğrafyası

Samsun Coğrafyası

Karadeniz Bölgesinde yer alan samsun, doğal tarihi ve kültürel zenginlikleri, deniz, kara, hava, demiryolu ulaşım olanakları ile bölgenin turizm potansiyeli en yüksek kentlerinden biridir. Anadolunun savunulmasını planlamak amacı ile Atatürkün 19 Mayıs, 1919 da gelmesi ile Samsun Türk istiklal Savaşının başladığı yer olma özelliği ile önemini her zaman korumuştur

ilçeler Samsun, ilinin ilçeleri Ala çam, Asarcık, Ayvacık, Bafra, Çarşamba, Havza, Kavak, Ladik, Ondokuzmayıs, Salıpazarı, Tekkeköy, Terme, Vezir köprü ve Yakakenttir.

Alaçam Samsunun 78 km batısında bir sahil kasabasıdır. ilçenin Geyikkoşan sahili, temiz kumsalı, çınar, kavak ve taflan ağaçlarından oluşan koruluğu ile denize girmek için idealdir.

Asarcık il merkezine 44 km. güneyinde yer alır ilçede bulunan Gökgöl cami 1180 ahşap cami mimarisi tarzına güzel bir örnek teşkil etmektedir Bafra il merkezine uzaklığı 51 km.dir. ilçedeki kaya mezarları, Camiler, hamamlar ve çeşmeler görülmeye değer eserleridir.

Çarşamba il merkezine uzaklığı 37 km.dir ilçede ilk Tunç çağı yerleşmeleri olan Tepecik, Kilise Tepe, Tünbü tepe höyükleri tespit edilmiştir. 1206 yılında yapılan Göğceli Cami Anadolu ahşap mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. Caminin en önemli özelliği hiç çivi kullanılmadan yapılmış olmasıdır.

Havza ilçenin samsuna uzaklığı 86 km dir ilçede termal turizm de önemli bir yere sahiptir. ilçede yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu çok sayıda höyük ve tümülüs saptanmıştır.

Kavak Ladik ilçenin Samsuna, uzaklığı 82 km.dir ilçe merkezine 10 km. uzaklıktaki Hamamayağı Ladik kaplıcasının suyu Türkiyedeki birinci dereceden önemli ve öncelikli kaplıca suyu olarak belirlenmiştir.

Ondokuzmayıs il merkezine 33 km uzaklıktadır. Nebyan ormanları ve çevresi doğal güzelliğinin yanı sıra ilçede yapılan yayla şenliklerine de mekan oluşturur. Bölgenin en temiz denizi ve kumu ilçenin Yörükler mevkiindeki sahilinde yer alır.

Salıpazarı Tekkeköy Vezirköprü il merkezine uzaklığı 116 km.dir. Fazıl Ahmet Paşa Camii ve Bedesteni ile Taşkale Camii ilçedeki önemli eserlerdendir.

Yakakent il merkezine uzaklığı 84 km. dir. ilçe doğal güzelliklerin zenginliği ile göze çarpar. Çam ormanları ile kaplı yeşil tepeler, masmavi sularla buluşur. Yakakent sahillerinde denize girmek için ideal doğal plajlar ormanla iç içe uzanmaktadır.

Coğrafi Samsun ili genelde pek yüksek olmayan plato ve dağlardan oluşan topografik yapı göstermektedir. ilde, Canik, Çangal Akdağ, Kunduz, Bunyan, Sırçalı, Yurt Dağları ile Bafra, Çarşamba, Samsun ovaları yer almaktadır. ilde bulunan akarsular, Kızılırmak, Yeşilırmak, Ters Akan, Mert Irmağı, Terme Çayı, Karaboğaz Deresi, Kürtün Çayı, Abdal Deresidir. Karaboğaz, Balık, Liman, Dutdibi, Uzun, Hayırlı, ince, Çernek, Tombul, Simenlik, Ladik ve Akgöl de ilin göllerini oluşturmaktadır.

Samsun ili doğal bitki örtüsü açısından zengindir. Kızılırmak sulak alanı eko sistemi biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Deltada 312 kuş türü tespit edilmiştir. Kuş varlığı açısından uluslararası ornitolojik öneme sahiptir.

Samsun ili kıyı kesiminde tipik Karadeniz iklimi hakimdir. Ancak iç kesimlere gidildikçe karasal iklimin etkileri görülmeye başlanır. samsunda yağış Doğu Karadenize göre az, sıcaklık ise yüksektir. Kıyı kesiminde kışlar ılık, ilkbahar sisli ve serin, yaz mevsimi ise kuraktır. Yağışlar genelde yağmur şeklindedir.

Coğrafya Samsun ili genelde pek yüksek olmayan plato ve dağlardan oluşan topografik yapı göstermektedir il sınırları içinde doğu, batı doğrultusunda uzanan iki dağ sırası bulunmaktadır. Bunlar il topraklarının güney kesiminde doğuda Canik Dağları ve batı kısmında ise Çangal Dağlarıdır. ilin en yüksek noktası 2062 m. ile Akdağdır. Kunduz dağı, Bünyan dağı, Sırçalı dağ, Yurd dağları ilin diğer yükseltileridir.

Samsun ili topraklarında platolar geniş bir alana yayılmış olup, il topraklarının % 37.2 sini kaplar. il topraklarının %17.9unu da ovalar oluşturmaktadır. akarsuların açmış olduğu vadilerde ve akar suların denize ulaştığı yerlerde birikinti ovaları oluşmuştur. ilin en önemli vadileri Kızılırmak ve Yeşilırmak vadileridir. Bafra ve Çarşamba ovaları ve bu iki ovanın arasında Samsun ovası ilin en önemli ovalarıdır. Bütün bu ovalarda başlıca geçim kaynağı tarımdır

Doğal bitki örtüsü açısından Samsun ili zengindir. 1000-1200 m. yüksekliklerde gür Gen, meşe, ıhlamur, kestane, kayın, dışbudak 1200-1800 m. yüksekliklerde ise iğne yapraklı ağaçlara rastlanır. Kıyılara yaklaştıkça özellikle akar sular boyunca, söğüt ve kavak ağaçları vardır.

En zengin orman alanları Çarşamba, Alaçam, Kavak ve Vezirköprü ilçelerinde bulunmaktadır Samsun ilinin iklimi kıyı ve iç kesimlerde ayrı özellikler göstermektedir. Kıyı kesimlerinde Karadeniz, iç kesimlerde ise Akdağ ve Canik dağlarının etkisi izlenmektedir.

Samsun ili sıcaklık ve yağışlar açısından Doğu ve Batı Karadeniz iklimine benzememektedir Ülkemizin en büyük akarsularından olan Kızılırmak ve Yeşilırmak Samsun ilinden Karadenize dökülmektedir. Samsunun, diğer akarsuları da Tersakan Çayı, Mert ırmağı, Terme Çayı, Karaboğaz Deresi, Kürtün Çayı, Abdal Deresidir.

su varlığı açısından oldukça zengin sayılabilecek Samsunda, çok sayıdaki doğal göllerin yanı sıra baraj gölleri ve göletler de mevcuttur. Doğal göllerin çoğunu Çarşamba ve Bafradaki delta gölleri oluşturur.

Bafra gölleri, Bafra ovasının ortasından geçen Kızılırmağın her iki yakasındaki çukurlukların dolması ile oluşmuştur. Bu göllerin başlıcaları Karaboğaz Gölü, Balık Gölü, Liman Gölü, Dutdibi Gölü, Uzungöl, Hayırlı göl, incegöl, Çernek Gölü ve Tombul Göldür. Bu Göllerin çoğu su ürünleri bakımından oldukça zengin olup Ekonomik öneme sahiptir. Bu bölge kuş varlığı açısından da ülkesel önem taşımaktadır.

Çarşamba gölleri de, yine ovadaki çukurların dolması ile oluşmuş göllerdir Terme Çayının yatağının değişmesi sonucu oluşan Simenlik ve Akgölde de çok sayıda balık bulunmaktadır. Ladik ilçe merkezine 10. Km. uzakta, Ladik ovasının doğusundaki çukurda oluşmuş Ladik gölü, Akdağdan inen akarsularla beslenmektedir. samsundaki baraj göllerinden Altınkaya ve Derbent Baraj Gölleri Kızılırmak üzerinde, Hasan ve Suat Uğurlu Baraj Gölleri ise Yeşilırmak üzerindedir.

Tarihi Samsun M.Ö.750-760 yılları arasında ion şehir devletlerinden Miletoslular Millet tarafından Amisos adı ile kurulmuş küçük bir yerleşim merkezi idi. Samsun, daha sonra Pers, Makedonya, Pontus, Roma, Bizans, Danişment, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır.

Samsun Mustafa Kemal Atatürkün 19 Mayıs 1919 da milli mücadeleyi başlatmak üzere ilk adımı attığı yer olarak tarihimizdeki önemli yerini almıştır.

Samsun adının Yunanca Amisos kelimesinden gelme olduğu ileri sürülmüşse de bu kelimenin kökeninin eski yunan öncesi döneme dayandığı daha kuvvetli bir ihtimaldir. Söz konusu kelimenin Yunanca olmayıp Palaskça olduğu bugün Yunan tarihçileri tarafından da kabul edilmektedir. Amisos adının bölgeye deniz yoluyla gelen Yunanlalar tarafından verilmeyip, Amasia gibi Anadolu menşeli bir kelime olduğu ihtimali daha ağır basmaktadır. Roma imparatoru Pompeius M.Ö.64 yılında Amisosa geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolise çevirmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini korumuştur.

Bugün kullandığımız Samsun adının ortaya çıkışı, Türklerin buraya hakim olmasından sonradır. XII.ve XIII. asırlardaki Türk kaynaklarında Samsun ismi kullanılırken aynı tarihlerdeki Batı kaynaklarında ise Sampson adı kaydedilmektedir. Gerek Samsun gerekse Sampson kelimelerinin Amisostan tahvil edildiği şüphesizdir. Osmanlı dönemi kaynaklarında ise yazılış farkları olsa bile Samsun kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu dönemde şehrin adı Samsun olarak anılmakla birlikte, sancak adı olarak Canik adı kullanılmıştır. Cumhuriyet döneminde idari düzenleme ile vilayet haline getirilen şehir günümüzde de Samsun adı ile anılmaktadır.

Samsunun ilk insanlarının Gaskalar olduğu mahalli kazılarda bulunan eşyalardan anlaşılmaktadır. Buraya daha önce gelenlerle birleşerek Mert ırmağı ağzında küçük bir kent kurmuşlardır. Gaskalar daha sonra hitit egemenliğine girerek yok oldular. Böylece Samsun bir Hitit şehri oldu. hititler de M.Ö. 1200 yıllarında Frigler tarafından yıkılmıştır.

Bazı eski Yunan kaynaklarında Samsun ve civarında Amazon adı verilen Savaşçı kadınların yaşadığı ve kendi topraklarına asla yabancı erkek sokmadıkları yazılıdır. Amazonların bugünkü Çarşamba ve Terme ovalarında yaşadıkları iddia edilmektedir.

Friglerden sonra Doğu Karadeniz kıyı şeridinde Kemmerlerin tarih sahnesine çıktığı görülmektedir. Bu bölgeyi ele geçiren Kimmerler trabzon ve Sinopu yağmalamışlardır. Lidya kralı Giges Kimmerleri yendikten sonra Egenin denizci kavimlerinden olan Miletliler Amisosa gelip yerleşmişlerdir.

Anadolu hakimiyeti yüzünden Lidya Kralı Krezüs ile Pers imparatoru Kurus M.Ö. 546 yılında Amisos şehrinin güneyinde savaştılar. Bu savaşta Krezüsün yenilerek esir düşmesi üzerine hem Anadolu hem de Amisos şehri Pers hakimiyetine girmiştir. Büyük bir sefer hazırlığı için Amisosa gelen Pers imparatoru Darius şehrin yerini beğenmeyerek üç kilometre batısındaki Toramantepede şehri yeniden kurdurmuştur ki burası daha sonraları Kara Samsun adıyla anılmıştır. Bir ara Yunan kralı Perikles tarafından ele geçirilen Amisos, tekrar Persler tarafından alınmış ve bu hakimiyeti M.Ö. 331 yılına kadar sürmüştür.

Büyük iskenderin Persleri yenmesi üzerine Amisos şehri Makedonyalıların hakimiyetine girmiştir. iskenderin ölümünden sonra Pers kralı Metredat M.Ö. 255 yıllarında Amasya, sinop ve Amisosu ele geçirerek bu bölgede Pont Krallığı adıyla bir devlet kurmuştur. Nitekim Amasyadaki kral mezarları bu devletin krallarına aittir.

M.Ö. 64 yılında Amisos şehri Roma hakimiyetine girmiştir. Roma hakimiyetinde iken Amisos şehrinin ticari önemi artmaya başlamıştır. Bu ticari gelişme şehrin zenginleşmesini sağlamış ve bir süre sonra da Amisosta hristiyanlık yayılmıştır.

Roma imparatorluğu ikiye bölündükten sonra Amisos Doğu Roma Bizans imparatorluğunun idaresine geçmiştir. Bu dönemde Amisos, psikoposluk merkezi haline getirilmiştir. Bizanslılarla müslüman Araplar arasında başlayan savaşlar Amisosu da etkilemiştir. Nitekim malatya Emiri Ömer b. Abdullah tarafından Anadoluya yapılan bir akın sırasında Amisos şehri 863 yılında alınmıştır. Ancak Ömer b. Abdullahı yenen Bizans ordusu burayı geri almış ve şehir Türkler tarafından fethedilinceye kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır.

Selçukluların Anadoluya girmesinden sonra Danişmentoğulları Amisosa akınlar yaptılarsa da burayı alamadılar. Amisos şehri Anadolu Selçuklu sultanı II. Kılıçarslan tarafından Selçuklu hakimiyetine alındı. Türkler burada Müslüman Samsunu kurdular. Bundan sonra arap kaynaklarında Samsun, Batı kaynaklarında ise Sampson adına rastlanmaktadır

Sultan II. Kılıçarslan ülkesini 11 oğlu arasında taksim ettiği zaman 1185 Samsun, Rükneddin Süleyman Şahın payına düştü. Samsun Selçukluların hakimiyetinde olmasına rağmen şehrin eski yerleşim yeri olan ve bugün bile Kara Samsun veya Gavur Samsun diye bilinen kısmı daha uzun süre Bizans ve Cenevizlilerin elinde kaldı. Müslüman Samsunun yanında hristiyanların meskun olduğu Kara Samsunun yaklaşık 230 yıl gibi uzun bir müddet bağımsız yaşayabilmesi, müşterek menfaat temeline dayanan bir ilişki ile mümkün olmuştur

Nitekim denizcilik alanında henüz gelişmemiş olan Selçuklular, bu konuda hristiyanlardan istifade ederken, onlar da emniyet içinde Selçuklulardan aldıkları ticaret eşyalarını deniz yoluyla Karadenizin diğer limanlarına ve Avrupaya naklediyorlardı.

istanbulun 1204 tarihinde Latinler tarafından alınması üzerine Samsunun hristiyanların elinde kalan bu kısmı iznik Rum imparatorluğuna bağlı kaldı. Bir ara Trabzon Rum imparatoru Alexios Kommenos tarafından kuşatıldıysa da alınamadı. Kuşatmanın başarısız kalmasında hristiyan kesime Selçukluların yardım etmesinin de payı büyük oldu. Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasından sonra müslüman Samsun, ilhanlıların eline geçti. Amisos ile öteden beri burada kuvvetli bir tüccar zümresi bulunduran Cenovalıların eline geçti. Cenevizliler şehri bir asırdan fazla ellerinde tuttular

Müslüman Samsun ve çevresinde ise bir takım küçük beylikler doğdu. Bu beylikler bazen Candaroğullarına, bazen Eretna Beyliğine Kayseri, bazen de Osmanlılara dayanarak varlıkların sürdürdüler. Canik Beyleri adıyla bilinenler şunlardı Canik, Ladik ve çevresinde Kubadoğulları, ordu, giresun tarafından Emiroğulları, Niksar, Terme ve Çarşamba havalisinde Taceddinoğulları, Vezirköprü Havza civarında Taşanoğulları, Bafra ovasında Bafra Beyliği. Bu beylikler daha sonra Osmanlı hakimiyetine girmişlerdir.

Samsun ve çevresinde Osmanlı hakimiyeti Yıldırım Bayezıd devrinde başlamıştır. Kubadoğullarının elinde bulunan Müslüman Samsun, Yıldırım Bayezıd tarafından ele geçirildi 1398. Buranın idaresi, Bulgar Kralı Şişmanın müslümanlığı kabul eden oğlu Aleksandra iskender Paşa verildi. ankara Savaşında 1402 Yıldırım Bayezıdın yenilmesi üzerine Timurun ordusu bu bölgeyi de yağma ve tahrip etti

Bu tarihten sonra Samsun, bir süre Yıldarımın oğlu Emir Süleymanın, 1419 da da isfendiyaroğullarının eline geçti. Kara Samsun olarak bilinen ve hıristiyanların meskun olduğu batı kısmı, Sultan Çelebi Mehmed tarafından alındı 1419. Osmanlıların şehri almasından birkaç yıl sonra burada hıristiyanlar, Kara Samsunu yakarak gemilerle buradan ayrıldılar 1425

Müslüman, Samsun da yine Çelebi Mehmed tarafından isfendiyaroğullarından savaşsız olarak Osmanlı hakimiyetine geçirildi. Böylece Samsun, Canik Sancağı adıyla Rum Sivas Eyaletine bağlı bir sancak olarak Osmanlı idari teşkilatına dahil edildi. Samsun çevresindeki beylikler ise daha sonraki padişahlar tarafından peyder pey Osmanlı idaresine alındı.

Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra Samsun eski ticari önemini kaybederek küçük bir iskele olarak XIX. yüzyıla kadar kaldı. Bu dönemde Samsun iskelesi, Sinop Limanının gölgesinde kalarak gelişme imkanı bulamadı. XVII. Yüz yılın başlarından itibaren deniz yoluyla gelen Kazakların saldırısına maruz kalan Samsun, bakımsız haldeki kalenin t Amiri ve içine muhafız tayin edilmesi suretiyle emniyet altına alındı.

1645 yılında Samsuna gelen Evliya Çelebi bazı bilgiler vermektedir. Samsun halkının gemicilik ve kendircilikle uğraştığını söyleyen Evliya Çelebi, Samsun kalesinin deniz kıyısında taştan yapılmış sağlam bir yapı olduğunu belirtmektedir. Samsunun lezzetli suyu olduğuna dikkat çeken Çelebi, evlerin kiremitli, bağlıbahçeli olduğunu, eğitim kurumlarının ise çok az olduğunu kaydetmektedir. Demir atılabilir nitelikte bir iskeleye sahip olan Samsunun, yaban üzümü ve nar rengi armut turşusunun meşhur olduğunu zikretmektedir. Bunlar fıçılarla istanbula gönderilmektedir. gemi palamarları için imal edilen kendir ipinin bütün dünyaya yetecek kadar çok olduğunu da söylemektedir.

Katip Çelebi Samsun hakkında şu bilgileri vermektedir. Samsun Karadeniz kıyısında Kefenin tam karşısında ünlü bir kasabadır. amasya suyu kabanın doğusundan geçerek denize dökülür. Samsunun güneyindeki dağ bir yay çizerek batıdan ve doğudan denizle birleşir. Samsun şehri, bu dağ silsilelerinin oluşturduğu yarım çember ile Karadeniz arasında alçak bir düzlüktedir. Eski yapı olarak bir kale ve kalenin içinde camiler, hamamlar ve çarşı vardır. Birkaç ev bir araya getirilerek oluşturulan öbeklerle mahalleler oluşturulmuştur.

1701 yılında buradan geçen Tournefort, Samsunun adını zikretmekte eski Atina kolonisi Amisosun yerinde kurulmuş bir köyü arkamızda bıraktık demekle, Samsunun bu tarihte henüz gelişme temayülü göstermediğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte bu yüzyılın ilerleyen tarihlerinde Samsun ile Karadenizin diğer limanları ve bilhassa Kırım arasında kayda değer bir deniz ticareti yapılmaya başlanmıştır.

1813-1814 senelerinde Anadoluda gezen ingiliz seyyahı J.Macdonald Kinneir 4 mil genişliğindeki bir koyun kenarında ağaçlıklar içinde kurulmuş olan Samsunun şirin manzarasından bahsetmekte, şehrin etrafının Türkler tarafından inşa edilmiş olması lazım gelen h Araplardan bir sur ile çevrili bulunduğunu minareli beş cami, bir hamamı ve tüccarlar için büyük bir hanın mevcut olduğunu söylemekte, nüfusunu ise ancak 2 bin olarak bildirmektedir.

1774 Küçük Kaynarca Andlaşması ile Kırımın elden çıkması sonucu Samsunun ticari önemi de iyice gerilemiştir. Ancak XIX. yüzyıl ortalarından itibaren Samsun ve Canik sancağı yeniden gelişmeye başlamıştır. Tütün ekiminin yaygınlaşması ve buharlı gemi işletmesinin Karadenizde de başlaması bu gelişmede önemli bir etken olmuştur

Şehrin ve sancağın ticari ve ekonomik potansiyeli geliştiği gibi nüfusu da o oranda artmıştır. 1869 yangını şehrin hemen tamamını kül haline getirdiyse de zengin bir ticaret şehri olan Samsun kısa zamanda kalkındı. belediye tarafından Fransadan getirilen bir mimarın planına göre şehirde birbirini dik olarak kesen fakat umumiyetle zamanımızın ihtiyacına göre dar sokak ve caddeler boyunda bir kısmı kargir olmak üzere evler ve umumi binalar yapıldı

I. Cihan Harbi yıllarında ticareti felce uğrayan Samsun çok sıkıntı çekti. 1915 yılında Rus harp gemileri şehri topa tuttu. Harbin son yıllarında ve mütareke senelerinde Samsun yakınlarında Pontus çetelerinin faaliyeti dikkat çekmektedir. Mondros Mütarekesinden sonra 4 bin kişilik bir ingiliz Hintli kuvveti Samsunu işgal etti ki bu kuvvetler Milli Mücadele sırasında memleketi terk etmişlerdir.

Samsundan başlayarak Sivas üzerinden El-cezireye doğru uzatılacak bir demiryolu inşası daha XIX. yüzyılın ortalarından itibaren düşünülmüş idi. Bu mevzuda ilk imtiyaz 1891de Belçikalı Baron Macara verilmiş, Amasya yönünde yola ait tetkikler yapılmaya başlanmış fakat inşaata girişilememişti. Daha sonra bir Fransız şirketi bu işi üstüne alarak 5 km. kadar ray döşemiş ve 30 km.lik tesviye yapmış iken I. Cihan Harbi işleri durdurmuştur. Cumhuriyet kurulduktan sonra Samsun Sivas demiryolunun inşası ilk olarak ele alınmış ve hattın ilk elli km.lik kısmı 1926 da açıldı

1932 de demiryolu Sivasa ulaştı. 1933 yılında Samsun Çarşamba arasında 39 km. lik bir demiryolu yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan demiryolu ve karayolu ağları ile Samsun Karadeniz vil ayetlerinin çıkış noktası haline gelmiştir.

Samsunu, konum ve önemine yakışan bir limana sahip kılmak için önceden girişilen teşebbüslerden bir netice alınamamış, nihayet bir şirket 1953 te bu işi üzerine alarak 1960 ta dalkakıran ve rıhtımların inşasını bitirmiştir. Daha sonraki yıllarda yapılan eklemelerle Samsun limanı önemli miktarda yükleme ve boşaltmanın yapılabildiği bir liman özelliği kazanmıştır.

Amazonlar M.Ö.1200 yıllarına yaşamış efsanevi kadın savaşçılardır. Thermodon Terme Çayı kıyısında kurmuş oldukları Themiskyra kentinde yaşamışlardır.

Oklarının yaylarını iyi çekebilmeleri için kadınların çocukken sağ memelerini kes tiklerini ve bundan dolayı kendilerine memesiz demek olan Amozon adının verildiği söylenir.

Yunan mitolojisinde Amazonlardan Savaş tanrısı Ares ile iyiliksever Harmonianın Afrodit çocukları olarak bahsedilir. Göçebeliğin hakim olduğu avcı ve toplayıcı yaşam tarzından yerleşik hayata geçilmesi ve tarımın başlamasıyla ortaya çıkan artı ürün toplumlara bolluk ve bereketi getirmiştir

. Bereket ise, kadınla simgelenmiş böylece Bereket Tanrıçası Kybele ortaya çıkmıştır.

Yerleşik hayata geçiş kadınların toplumdaki yerini etkilemiş, kadının saygınlığı ve etkinliğini arttırmıştır. Kadın statüsünün yükselmesi zaman içerisinde bazı toplumlarda ana erkil yaşam tarzını doğurmuştur.

Amazonlar işte bu ana erkilliğin savaşçı şekline bürünmüş Anadoludaki temsilcileridir. Kadınlara verilen önemi simgelediği içindir ki Ana Tanrıça Kybeleye tapmaktadırlar.

Amazonların ilginç yaşam felsefeleri çeşitli kaynaklarda çarpıcı olarak tekrarlanmıştır. Günlük yaşamlarında erkekleri yanlarında işçi ve uşak olarak bulundurdukları, nesillerinin devam ettirebilmek için savaşlarda esir aldıkları erkeklerle beraber oldukları, sonradan da bunları öldürdükleri rivayet edilmektedir

Törelerinde bir erkekle olabilmek için en az üç erkeği öldürmeleri kuralı ve bu ilişkilerden doğan erkek çocukları sakatladıkları, öldürdükleri ya da babalarına verdikleri, kız çocukların ise at sütü ve kudret helvası ile besledikleri ve güçlü yetiştirdikleri bilinmektedir. Dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı ile ilişkili oldukları ve tapınağı Amazonların yaptıkları ya da orada rahibelik ettikleri, tapınağa adak olarak kestikleri memeleri ile süsledikleri efsanelerde anlatılmaktadır

Amazonların Yunan güzel sanatlarında yer alan figürlerinde sağ omuzlarından aşağı doğru indirip, kalça üzerinden bir şeritle bağladıkları hafif bir gömlek giydikleri, başlarına yunan miğferi taktıkları, kol, bacak ve ayaklarını ise çıplak bıraktıkları görülmektedir. Asyalılar gibi giyindiklerinde ise vücutlarını boyunlarına kadar sıkı sıkıya örtüp, bacaklarına ise bir çeşit mayo giydikleri, başlarına ise Frigya başlığı taktıkları ifade edilmektedir, amazonlar atların üzerine semer yerine sadece bir örtü örtmekteydiler. Atın üzerinde çok güzel ok atıp, mızrak fırlatırlardı.

Tarihin ilginç ve çekici savaşçı kadınları olan Amazonlar tarih boyunca güzel sanatlara konu olmuştur.

M.Ö.5.yyda bir Amazon heykeli dikilmesi için Efeste yarışma açılmıştır. Bu yarışmaya katılan sanatçıların hazırlamış olduğu Amazon kadını Heykelleri günümüze kadar ulaşmıştır. Bu eserlerin en meşhurları Berlin ve Doma Capitolune müzelerinde yer alan Yaralı Amazon heykelleri ile Vatikandaki Amasone Mattei heykeldir. Ayrıca Rubensin ünlü Amazon savaşçısı isimli tablosu da en tanınmış eserlerden biridir.

AMiSOS Amisos, küçük Asyanın kuzeyinde Pontus Bölgesinde aynı adı taşıyan körfezde bir kıyı şehri olarak kurulmuştur. Şehir Kızılırmak Halys ve Yeşilırmak iris nehirlerinin arasında, deniz kenarında, bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Açık bir liman görünümünde olan şehir, gerek hinderlandıyla ilişkisinin elverişli durumu, gerekse Sinop Sinope ile Trabzon Trapezus limanları arasında tek liman olması nedeniyle özellikle Eski Çağda önemli bir yer tutmuştur

M.Ö. IV. yyın sonlarına kadar Atinalıların hakimiyeti altında kalan Amisos, 370de Perslerin eline geçmiş, Anadolunun Büyük iskender tarafından ele geçirilmesinden sonra Pontus Krallığına katılmıştır. M.Ö. III. yy Pontus Kralı Mithridades Romalılar arasında savaşlar sırasında Amisos ismi sık duyulmuştur. Romayı General Lucullus tarafından kuşatılmış ve şehrin düşmesi üzerine Amisos, Roma imparatorluğuna dahil olmuş ve yeniden imar edilerek eski ününe kavuşmuştur. Bizans döneminde Piskoposluk merkezi haline gelen şehir, büyüyüp gelişmeye devam etmiştir.

Amisos Hazinesi Samsun, Merkez, ilkadım Belediyesinin Cedit Mahallesinde, Amisos Antik Kenti içerisinde yol genişletme çalışmaları sırasında 28 Kasım 1995 Salı günü açılan bir delik boşluk görüldüğü ihbarı üzerine Müze Araştırmacıları ile bildirilen yere gidilerek hemen çalışmalara başlanmıştır.

Konklemera tipi kaya kitlesinin oyulması ile yapılmış, tavan-taban ve duvarları Horasanla sıvanmış 5×5 m. ebadında 2.30 m. yüksekliğindeki mezar odası içerisine yerleştirilmiş 5 adet mezardan üçünün kullanıldığı, ikisinin boş olduğu görülmüş ve böylece burasının bir aile mezarı olduğu tespit edilmiştir. Kullanılmış olan üç mezardaki iskeletlerin oluşturduğu buluntuların incelenmesinden, birinin erkek ikisinin bayan mezarı olduğu ayrıca ziynet eşyaları ölü hediyeleri

çanak-çömlek, cam ve mermerden yapılmış arkeolojik eserlerin ilk inceleme ve değerlendirilmelerinden, erkek mezarının Pontus Krallığının en üst düzeyindeki yöneticilerinden kral, komutan, prens gibi birine, bayan mezarlarından birinin bu ünlü kişinin kralın eşine kraliçeye diğerinin de kızına ait olabileceğini düşünmekteyiz.

insitu halde bulunan mezarda ölü hediyelerinin takılarının uygun yerlere yerleştirildiği görülmüştür yani taç-kafa üzerinde, kolye boynunda, küpü kulak hizasında vb. Amisos, en parlak dönemini altın çağını Pontus Kralı Mithridades VI zamanında yaşamış, imparatorluğun yönetim merkezi olmuştur. Kültür ve sanatta bu dönemde gelişip yaygınlaşmış, antik çağın en gelişmiş sikke darphaneleri ile birlikte seramik atölyeleri de Amisosta bu dönemde kurulup geliştirilmiştir. Bu mezarların zenginliği, altın ölü hediyelerinin kalitesi, ince işçiliği ve kullanılan semboller Mithridades VI döneminde basılan Amisos Sikkeleri üzerindeki şekil ve sembollerle büyük benzerlik göstermektedir.

sportif Etkinlikler doğa Yürüyüşü Doğa yürüyüşü için Ladik Akdağ ve Ladik Yaylaları, Baraj Gölleri çevresi, Yakakent orman tesisleri, Tekkeköy hacı Osman ormanı, Vezirköprü Kunduz ormanı ve yaylaları, Kocadağ öncelikle sayılabilir.

Su Sporları Uzun sahil bandı iki büyük akarsu ve bu akarsular üzerindeki 4 baraj gölü ile, birçok doğal göle sahip olan Samsun, su sporları ile ilgili büyük bir potansiyel taşımaktadır.

Olta Balıkçılığı ilin sahip olduğu uzun deniz kıyısı boyunca, Kızılırmakın ve Yeşilırmakın üzerindeki 4 baraj gölünde, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Terme Çayının denize ulaştığı bölgelerde oluşmuş çok sayıda delta göllerinde, Ladik Gölünde ve ilde yer alan birçok gölette olta ile balık avcılığı yapılmaktadır.

hava Sporları Samsunda sportif havancılık faaliyeti gösteren bir kulüp mevcuttur. Bu kulüp yamaç paraşütçüsü, motorlu uçak pilotu, paraşütçü, planörcü, yelken kanat pilotu, motorlu paraşütçü yetiştirmektedir.

Camiler, Türbeler, Kiliseler Büyük Cami Kale mahallesinde, Saathane Meydanı yakınında yer almaktadır. Batumlu Hacı Ali tarafından 1884 te yaptırılmıştır. Mermer mihrap ve ahşap minberi dikkati çekmektedir.

Yalı Cami buğday Pazarı semtinde, gümrük ve iskele Caddesi üzerindedir. Mehmet Sadık Bin Abdullah tarafından 1312 yılında yaptırılmıştır. Tronoplu kubbesi, sekizgen bir kasnak üzerine oturmaktadır. Küçük ve dikdörtgen kaideli bir minaresi vardır.

Kurşunlu Cami Pazar Mahallesi, 100. Yıl Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Hicri 1340 da Molla Fahrettin tarafından yaptırılmıştır. Cami kare planlı olup, kesme taştan yapılmıştır. Sekizgen kasnağa oturan kubbeye giriş tonozlarla sağlanmıştır.

Hacı Hatun Camii Kale Mahallesinde Saathane Mahallesi yakınındadır. 1694 yılında ibrahim kızı Hatice Hatun tarafından hayrat olarak yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılmış olan cami kare planlı, tek kubbelidir.

Kale Camii Kuyumcular çarşısındadır. 1314 de ilhanlı Valisi Emir Timurtaş Paşa adına yaptırılmıştır.

Pazar Camii Pazar mahallesinde bulunmaktadır. 14. yüzyıl ilhanlı yapısı olan eser, 1819 da onarılmıştır. Cami dik Dörtgen planlı olup, ahşap çatı ile örtülüdür.

Türbeler Samsunda yer alan türbeler şunlardır Şeyh Seyyid Kudbettin Türbesi, Kılıçdede Türbesi, Emir Mirzabey Türbesi, Hızırbey Türbesi ve Mustafabey Türbesi.

Mather Dolarosa Kilisesi Ulugazi Mahallesinde yer almaktadır. 1846 yılında yapılan bina, 1885 yılında kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır. ibadete ve ziyarete açıktır.

doğal site alanları Kızılırmak Deltası Balık Gölleri ilçe sınırları içerisinde bulunan Kızılırmakın binlerce yıl Anadoludan sürükleyip getirdiği sedimenlerle oluşturduğu bereketli deltasında aynı zamanda ülkemizin en önemli sulak alan eko sistemlerinden biri olan Bafra Balık Gölleri de bulunur. Kızılırmak deltası, barındırdığı Canlı türlerinin çeşitliliği Canlılar için zengin yaşam alanları bulundurması ve halen bozulmamış olan doğal yapısı ile ülkemizin uluslararası öneme sahip ender sulak alanlarından biridir

Deltadaki kuş türlerinin çeşitliliği ve sayıları eko sistemin canlılar için ne denli zengin ve sağlıklı olduğunu gösterir. Karadenizi cephe göçü ile aşan küçük ötücüler ve su kuşlarının yanı sıra yırtıcılar, leylekler, turnalar ve balıklar için de, delta son derece önemli bir beslenme ve konaklama alanıdır. Bölgede Eko-Turizm olanakları son derece fazladır.

Simenit Gölleri Terme tarafından denize akan bir çayın, arazinin çok düz olmasından dolayı denize dökülmeden önce geniş bir alana yayıldığı, iç içe göller oluşturduğu görülmektedir.

Hacı Osman Ormanı ilimiz Çarşamba ilçesi Gelemen Çiftliği bitişiğinde yer alan Hacı Osman Ormanı, Orman işletme Müdürlüğü Mülkiyetinde ve koruması altındadır. Orman alanı dişbudak, meşe, gürgen ve akçaağaç türlerinden oluşmaktadır.

Kızılırmak Deltası Kızılırmak Deltası Türkiyenin, Karadeniz sahilindeki doğal özelliklerini koruyabilmiş en büyük ve en önemli sulak alanıdır. Samsun ilinde, Kızılırmak Nehrinin denize döküldüğü yerde, Bafra, Alaçam, 19 Mayıs ilçeleri sınırları içinde kalan alanın Samsun Sinop Karayolu kuzeyinde kalan kısmıdır. Delta sulak alan ekosistemi biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengindir. Flora ve fauna zenginliği, yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Özellikle kuş varlığı ve Kumullardaki bitki örtüsü ile sazlıklar deltanın canlılar için vazgeçilmezliğini sağlamaktadır.

imaretler, Hamamlar Havza imareti imaret Mahallesindedir. 1429da Yörgüç Paşazade Mustafa Bey yaptırmıştır. 1938-1940 yılları arasında onartılıp Atatürk Kütüphanesi olarak halka açılmıştır. Kesme taştan yapı, düz çatılıdır. Doğuda biri ana mekana, öbürü yan mekânlara açılan iki taç kapı vardır. imaret, dikdörtgen planlı ana mekân, iki kapıyla bu mekâna bağlanan üç beşik tonozlu kare odadan oluşmaktadır.

Çifte Hamam Samsunda Kaneoğlu Mahallesindedir. 17. yüzyıl ortalarına tarihlenen yapıyı Ayşe Sultan yaptırmıştır. Soyunmalık kubbeli olup, ortasında şadırvan bulunmaktadır. Soğukluk bölümü geniş bir kemerle kubbeli kare mekâna ayrılmıştır. Sıcaklık kare mekân ile haç planlı dört eyvandan oluşmaktadır.

Şifa Hamamı Mehmet Paşa Mahallesinde, 17. yüzyıl sonlarında Köprülü Mehmet Paşanın kızı tarafından yaptırılmıştır. ahşap, dikdörtgen planlı soyunmalık sonradan eklenmiştir. Şadırvanlı, kubbeli soğukluk ve iki halvet odacıklı kare planlı sıcaklık bölümü bulunmaktadır.

Kızgözü-Aslanağzı Kaplıcası imaret Mahallesindedir. Büyük hamam ya da Sadi Paşa Hamamı olarak da bilinir. Bizans yapısının yerine 1256 da Selçuklu Sultanı II. Mesud tarafından yaptırılmıştır. Soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümlerinden oluşan hamama basık kemerli küçük bir kapıdan girilir. iki katlı, kare planlı soyunmalık, ortası sekizgen aydınlık fenerli kubbeyle örtülüdür. Soyunma odacıkları üst kattadır. Soğukluk ortada kubbeli kare mekân ile yanlarda beşik tonozlu iki dikdörtgen mekândan ve büyük bir havuzun yer aldığı sıcaklık kubbeli kare mekânla eyvanlardan oluşur.

Küçük Hamam Şifa Kaplıcası 1429da Amasya Emiri Mustafa Bey yaptırmıştır. Kare planlı soyunmalıktan bir hol ile sıcaklık bölümüne geçilir. Mermer kaplı sıcaklığın ortasında sekiz köşeli büyük bir havuz vardır. Sıcaklığın çevresinde setler ve mermer kurnalar vardır. Buradan küçük bir yapı ile oturma şekilleriyle çevrili halvete geçilir.

Hanlar, Bedestenler Taşhan Samsunun Pazar Mahallesi, iskele Caddesi üzerindedir. 17. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş olan yapı, iki katlı ve dikdörtgen planlıdır. tuğla hatıllı taştan duvarları örülmüştür.

Fazıl Ahmed Paşa Bedesten ve Arastası Vezirköprü ilçe merkezindedir. 17. yüzyılda yaptırılmıştır. Arasta bölümü bedestenin çevresinde gelişmiştir. Dört yandan basık kemerli kapılarla girilen bedesten, kare planlı dört kubbeyle örtülü bir yapıdır. Ana kubbeyi taşıyan tuğla kemerlerin ortada dayandığı bölümde, içeri girinti yapan kare mekân küçük kubbeyle örtülüdür. Yuvarlak kemerli kapılarla girilen arastanın kuzeyinde tonozlu dükkanlar yer alır. Bedestene bakan yüzdeki dükkanlar yer kazanmak amacıyla üçgen biçiminde yapılmıştır.

Kaplıcalar Havza Kaplıcaları Havza ilçe merkezinin içinde yer alan kaplıca merkezi Amasya-Samsun yolunun 1 km batısında kalmaktadır. Kaplıcalar mevkiinde üçü tarihi ikisi 1986 yılından sonra yapılmış beş hamam bulunmaktadır. Hamamların dışında kaplıcalar mevkiinde özel banyolar, oteller, m oteller ve pansiyonlar mevcuttur. Kaplıca suyu romatizmal hastalıklar, kadın hastalıkları, sinirsel hastalıklar, eklem Hastalıkları ve kireçlenme gibi Hastalıkların tedavisinde olumlu etkiyi yapmaktadır. Havza kaplıcaları Turizm Bakanlığı tarafından Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

Samsun Ladik Termal Turizm Merkezi Yeri Ladik Hamamayağı yada Hıllaz kaplıcası Samsun – Ankara yolunun doğusunda bulunmaktadır. Ulaşım Samsun il merkezine 60 km. uzaklıktadır. Özellikleri Bikarbonatlı, Kalsiyumlu, Magnezyumlu ve kısmen Radyoaktif bir bileşime sahiptir. Yararlanma Şekilleri içme ve banyo kürleri tedavi Ettiği Hastalıklar

Romatizma, sinir ve kas yorgunluğu, eklem ve kireçlenme, sinirsel hastalıklar, Ameliyat sonrası yorgunluklar gibi hastalıklara olumlu etki yapar.

Konaklama Tesisleri Yaz mevsimi çadırlı kamp kurularak yararlanılmaktadır Tabiatı Koruma Alanları Samsun – Hacıosman Ormanı Tabiatı Koruma Alanı Konumu Orta Karadeniz Bölgesinde Samsun ili Çarşamba ilçesi Çınarlı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Ulaşım Samsun – Çarşamba, devlet karayolunun 8. km.sindedir. Özellikleri Avrupa çapında çok sınırlı bir yayılışa sahip ve hızla ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan eşsiz bir alüvyal orman ekosistemidir. Dişbudak Fraxinus excelsior,meşeQuercus hartwissiana, dişbudak yapraklı kant ceviz Pterocarya fraxinifolia, kayacıkOstrya calpigoliya,kayacılarUlmus glabra, doğu gürgeni Carpinus orientalis, akçaağaç Acer canpestreönemli bitki türlerini oluşturmaktadır.

Beslenme imkanlarının çok elverişli olması nedeniyle pek çok hayvan türünün barınmasına imkan sağlamaktadır. Köstebek, Kaplumbağa ve gri balıkçıl gibi türler bulunmaktadır.

Bu özelliklerinin korunması amacıyla sahanın 86 hektarlık bölümü 1987 yılında Tabiatı Koruma Alanı olarak ayrılmıştır.

Saha ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda öncelik korumaya verilmiştir. Bu nedenle saha tel çitle çevrilmiştir. Ayrıca saha girişinde bir bekçi evi bulunmaktadır. Sahada yönlendirme levhaları mevcuttur.

Mesire Yerleri Tabiat örtüsünün elverişli olması, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları arasında bulunuşu, bir günde dört mevsimin yaşanışı ilin en önemli özelliğidir. Samsunda kır gezileri için gidilebilecek mesire yerleri arasında Atakum, Kocadağ Mesire Alanı, Orman Fidanlığı, Kurupelit-ince su, Çakırlar Korusu ve Hasköy sayılabilir.

Müzeler Samsun Atatürk Müzesi renkli mermerlerden inşa edilen müze 1968 yılında kurulmuştur. Müzenin cephesi, havuz, heykel ve kabartma figürleri ile süslenmiştir. Müzede Atatürke ait eşyalar, silahlar, kitaplar ve fotoğraflar sergilenmektedir.

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Atatürk müzesinin yanında bulunan Müze 1981 yılında açılmıştır. Samsun ve çevresinde ele geçen Kalkolitik, ilk Tunç, hitit, Helenistik ve Roma dönemlerine ait eserler ile Müzeye intikal etmiş etnografik nitelikli eserler sergilenmektedir.

Gazi Müzesi Atatürkün 19 Mayıs 1919 da Samsuna geldiği zaman kalmış olduğu mıntıka Palas Otelidir. Müzeye dönüştürülen otelde Atatürkün kullanmış olduğu eşyalar ve fotoğraflar sergilenmektedir.

Havza Atatürk Evi Örenyerleri Dündartepe Öksürüktepe Ören Yeri Samsun Merkez ilçenin 3 km. güneydoğusunda bulunan 15 m. yüksekliğindeki Höyükte, Kalkolitik, Eski Tunç ve Hitit çağlarına ilişkin üç kültür katı vardır. Höyüğün tepesindeki en son yerleşme Eski Tunç Çağına aittir. Höyüğün eteklerinde Hitit yerleşmesine rastlanmıştır. 1. kültür katında Kalkolitik döneme tarihlenen yapı kalıntıları, el yapımı seramik parçaları, pişmiş toprak ağırlıklar, çakmaktaşı bıçak vs. bulunmuştur

Höyüğün tepesinde ve eteklerindeki 2. kültür katı Eski Tunç Çağına tarihlenmektedir. Yangınla sona eren bu katta dörtgen planlı ev ve ocak, koyu gri renkli, içi kırmızı yada kahverengi kaplar, kemik eşyalar, pişmiş toprak ağırşaklar bulunmuştur. Höyüğün tepesi dışında eteklerinde Hitit dönemine tarihlenen 3. kültür katında üç yapı katı saptanmıştır. Birinci yapı katında taş temelli kerpiçten evler M.Ö. 1500-1200, ikinci yapı katında taş temel kalıntıları M.Ö.1500, üçüncü yapı katında çoğu boya astarlı, çarkta yapılmış ve iyi fırınlanmış seramik buluntuları, pişmiş toprak mühürler, hayvan heykelcikleri, kemik iğneler M.Ö.1500 den önce ele geçirilmiştir.

Tekkeköy Ören Yeri Dündartepenin 14 km. güneydoğusunda Tekkeköy ilçesi sınırları içinde yer almaktadır. 1940da yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda Hitit ve Eski Tunç Çağı dönemlerine ait buluntular ele geçmiştir. Buluntular arasında çark yapımı, devetüyü, kırmızı renkli seramikler çoğunluktadır. Eski Tunç Çağı katında ise çok sayıda gömüt, el yapımı seramik buluntular, siyah zemin üzerine beyaz boyayla yapılmış geometrik desenlerle süslü, dişli, yivli, çizgi bezekli kaplar, kabartma insan yüzlü vazolar antropomorf gün ışığına çıkarılmıştır.

ikiztepe Ören Yeri Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısında bulunmaktadır. Yüzey araştırmalarında Eski Tunç Çağı ile Erken Hitit dönemi yerleşimleri olduğu anlaşılmıştır. ikiztepeyi oluşturan yükseltiler dört gruba ayrılmıştır. ikiztepenin ilk katı M.Ö. 2. bin başlarında yoğun yerleşmeye sahne olmuştur. ikinci katta, Tunç Çağı yapı kalıntıları ve erken Hitit dönemine tarihlenen çok sayıda gömüt bulunmuştur. Tunç yüzük, bilezik, zıpkın, mızrak ucu, metal gereçler, kemik iğne ve bizler ölü armağanı olarak bırakılmıştır. Bu armağanlar, çark yapımı seramikler, kırmızı renkli kadehler, gaga ağızlı testiler ve küplerden oluşmaktadır. ikiztepe IInin Tunç Çağı seramik buluntuları, deniz kabuğu ve bitki katkılı kaplar ilgi çekicidir.

Bafra Asarkale ve Kaya Mezarları Kaledoruğu Höyüğü Kavak ilçesinde bulunan höyükte, Eski Tunç Çağı buluntuları 1940-1942 yıllarında yapılan kazılar sonucu günı şığına çıkarılmıştır. Gömütle ölülerin düzeltilmiş toprak üstüne hoker cenin pozisyonunda yatırıldığı dikkati çekmektedir. Ölü armağanları arasında el yapımı siyah, kırmızı, kahverengi, yivli kazıma çizgili kaplar, yassı balta, hançer, kemik biz ve ağırşaklar bulunmuştur.

Lerdüge Tümülüsleri Havza ilçesinin 21 km. doğusunda Lerdüge döneminde beş tümülüs saptanmıştır. 1946 yılında başlatılan çalışmalarda çıkan buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesindedir. 4 nolu tümülüsün buluntularından ve mimari tekniğinden M.Ö. 1-M.S. 2. yüzyıl arasında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Demir kenetlerle bağlanmış taş kapaktan oluşan girişten, tonoz örtülü dromosa geçit ve küçük bir kapıdan gömüt odasına girilmektedir. Kesme taştan tonoz örtülü gömüt odasının duvarları insan ve hayvan betimleri ile süslenmiştir. Betimler, bitkisel ve geometrik motiflerle çevrilidir. Altın süs gereçleri, tunç kandiller, çeşitli büyüklükte şişeler, tümülüste bulunan eşyalardır.

Plajlar Yakakent ve Çam Gölü Samsun il merkezinin 84 km batısında bulunan Yakakent ve Yakakentin 7 km batısında yer alan Çam Gölü mevkii doğal plajları, temiz denizi ve çam ağaçlarıyla kaplı tepeleriyle eşsiz bir doğal güzelliğe sahiptir. ilçede ve Çam Gölü sahilinde kamp yerleri ve pansiyonlar bulunmaktadır.

Alaçam Geyikkoşan Sahili Samsunun 78 km batısında bulunan Alaçam ilçesinin sahil kesimidir. Geniş kumsalları olan doğal plajlar mevcuttur. Sahilde pansiyonlar yer alır.

Bafra Sahilleri Samsuna 51 km uzaklıkta olan ilçenin sahilleri de geniş kumsallarla kaplı doğal plajlara sahiptir.

Tekkeköy Samsunun doğusunda yer alan Tekkeköy, Çarşamba ve Terme ilçeleri sahilleri de geniş kumsallara sahip doğal plajlarla doludur. Bu sahil bandı üzerinde de yazlık konutlar, plajlar, lokantalar mevcuttur.

Anıtlar Atatürk anıtı Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippelin yapıtı Hükümet Konağı yakınındaki parktadır. Tunç heykel 1932 de yerine konmuştur. Kaidenin yüzlerinde Atatürkün Samsuna çıkış öyküsü betimlenmiştir. Asker giysili Atatürk, şaha kalkmış at üstündedir. Heykel kaideye, atın arka ayakları ve kuyruğuyla oturmaktadır.

ilk Adım Anıtı Samsun Limanındaki taş anıt 1969 da açılmıştır. Dayanışmayı simgeleyen yapıt, mimar Seçkin Viterin tasarımıdır. Ayrıca bir taş blok üstünde “1919 senesi Mayısın 19. günü Samsuna çıktım. Gazi Mustafa Kemal yazılıdır

Ayrıca kontrol et

Everest Dağı Nedir

Everest Dağı Nedir? Everest Dağı Ne Kadar Yüksektir?

Everest Dağı Nedir? Everest Dağı’na tırmanmak adeta bir başarı sayılmaktadır. Everest Dağı’na tırmanmak oldukça zordur. …